Değerini yokluğunda daha iyi anladığımız içme ve kullanma suyu, çok çeşitli mühendislik yapılarının dâhil olduğu uzun bir yolculuğun ardından musluklarımıza ulaşıyor.
Barajlarda depolanan su; kilometrelerce isale hattı, su tünelleri, arıtma tesisleri ve şehir içi dağıtım şebekelerinden sonra son durağı olan musluklardan vatandaşlarımızın istifadesine sunuluyor. Matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimlerin ışığında, ileri mühendislik çalışmalarıyla yürütülen bu sürecin her aşamasında; uzun çalışma saatleri, emek, alın teri ve yüksek maliyetler bulunuyor. Kamulaştırma ve yeniden yerleşim gibi süreçler eklendiğinde tarih, hukuk ve sosyoloji gibi sosyal bilimlerin de dâhil olduğu son derece kapsamlı ve masraflı bir çalışma sahası ortaya çıkıyor.
Bu zorlu ve masraflı süreç, suyun kayıpsız ve sağlıklı olarak tüketicisine iletilmesinin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle küresel iklim değişikliğinin etkilerinin arttığı günümüzde.
DSİ Genel Müdürlüğü önemi giderek artan bu sürece dikkat çekmek, farkındalık yaratmak ve yeni çözüm önerileri getirmek maksadıyla “İçme Suyu ve Atıksu Yönetimi Çalıştayı”nı organize etti. İçme Suyu ve Atıksu yönetiminin etraflıca ele alındığı Çalıştay, Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit KİRİŞCİ’nin himayelerinde gerçekleştirildi.
Çalıştayın açılışında bir konuşma yapan Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci,
yeryüzünün %70’ini kaplayan ve bu sebeple dünyamıza “Mavi Küre” adının verilmesine sebep olan suyun Dünyadaki toplam miktarının 1 milyar 400 milyon km3 olduğunu hatırlatarak “Ancak bu suyun % 97’sini denizlerde ve okyanuslardaki tuzlu sular işgal etmektedir. Geriye kalan %3’lük bölüm ise hayatın temel kaynağı olan tatlı su kaynağıdır ve sadece %1’i kullanıma müsait durumdadır. ” dedi.
DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün, Türkiye’nin yerüstü ve yeraltı sularının zararlarını önlemek ve bunlardan çeşitli yönlerden faydalanmak amacıyla su kaynaklarının planlaması, yönetimi ve geliştirilmesinden sorumlu bir Kamu Kuruluşu olduğunu belirten Balta, “1968 yılında yürürlüğe giren 1053 Sayılı Kanun ile DSİ Belediye teşkilatı olan tüm yerleşim yerlerine içme, kullanma ve endüstri suyu temini ile sağlık ve çevre açısından gerekli gördüğü öncelikli atık su toplama ve arıtma tesisleri yapımı ile görevlendirilmiştir. DSİ Genel Müdürlüğümüzce İçme Suyu Arıtma tesislerinde; ham sularımızın kirlilik parametrelerine bakılarak ağırlıklı olarak konvansiyonel sistemle, bu sistemin yetersiz kaldığı durumlarda basınçlı filtreler ve ters osmoz sistemleri kullanılmaya başlanmıştır” açıklamasında bulundu.